Okuduğun teoride bir girişimcilik yazısı. Ancak pratikte bu senin yazın. İçinde sen varsın. Az ya da çok ben bilemem; ancak sen kendini bilirsin. Bilir misin acaba?
“Yavru bir köpeği eğitmek gerçekte çok kolaydır. Tek gereken olumlu bir tutum, biraz ödül ve her gün birkaç dakikanı ayırmaktır. Unutma, yeni bir köpeğin varsa eğitim fevkalade önemlidir; bu, bağ kurmanın anahtar bileşenidir ve tüylü arkadaşınla olumlu bir ilişki kurmak ve sürdürmek istiyorsan temel bir uygulamadır.”
İnternetten bir köpek eğitmeni buldum. Yeni bir köpeğim var, eğitmek istiyorum. Nasıl oluyor, mümkün mü sorusunu sordum. Yazılı olarak üstteki cevabı aldım.
Sorduğum ikinci, üçüncü hatta dördüncü eğitmenler de benzer şeyler söylediler. Köpek eğitilebilir. Ki bunu zaten biliyoruz. Köpek bir kez öğrenirse, bildiklerini yapmaya devam eder.
Üşenmedim… Bir de zoolog buldum. Amerika’dan. Hangi hayvanların eğitilebildiğini sormak için. Yanlış soru diye yanıtladı beni. Sorman gereken, hangi hayvan eğitilemez olmalı. Ki bunun yanıtı da sınırlıdır.
"Maymun, arslan, fil, fare, muhabbet kuşu, karga, yunus… Karada, havada, denizde her canlı eğitilebilir. Bir koşulu bir kez öğrenen hayvan… O koşula uyar. Örneğin çitte düşük dozda elektrik varsa, bir kez çarpılır. Belki iki kez. Ancak üçüncü olmaz. Artık öğrenmiştir. Bildiğini yapar."
Peki ya biz?
İyi bir yaşama sahip olmak için, doğal ve sağlıklı beslenmemiz gerektiğini biliyoruz. Ancak şekerden vazgeçemiyoruz. Sadece bir süre iyi giden diyeti bozmakla kalmıyor, sürdürülebilir bir şekilde ömür boyu sağlıklı yemeyi beceremiyoruz.
Egzersiz yapmamız gerektiğinin farkındayız. Yapmıyoruz. Hayatımız yarım kalan spor salonu üyelikleri ve özel derslerle dolu. Ya da çok yakında başlıyorum deyip, o yakın tarihin bir türlü gelmediği günlerle.
Kitapların bizi daha bilgili ve zeki kıldığının farkındayız. Okumuyoruz. Dizi seyretmeyi tercih ediyoruz. Yıl başında kendimize sözler veriyoruz, tutmuyoruz. Bir mentor edinmeye karar veriyor, o kişiyi aramıyoruz bile.
Çalışma rutinimizi değiştirmeyi hayal ediyoruz, harekete geçmiyoruz. Daha fazla para ve itibar kazanmak istiyoruz; ancak bedelini ödeyip gereğini yapmıyoruz. Üstelik ne yapmamız gerektiği önümüzde yazılı olsa bile.
Ben canlıları birbirinden ayırmam. Uzun lafın kısası… Bizler, bildiğini yapmayan tek memeliyiz şu dünyada.
Neden bildiğimizi yapmayız?
Sebebi net… Çünkü yapmamak daha kolay. Kimi zaman başlamak zor, çoğunlukla başladığımızı devam ettirmek.
Uzunca süredir, bireysel girişimcilerle bir aradayız. Son bir yılda dolaylı olarak 50.000 girişimci ile görüştük. Bunların yüzde 15’i ile online olarak yüz yüze geldik. Onlara uzun uzadıya girişimciliği, daha da önemlisi hayatta başarılı olmayı anlattık. Yapılması gerekenleri sıraladık. Pek çoğu inisiyatif alıp konfor alanlarından çıkmadılar bile. Hayallerini ertelediler, riskten kaçındılar, harekete geçmediler.
Yola çıkanlarla daha uzun süre bir arada olduk. Saatlerce, hatta geceler boyu konuştuk onlarla. Bildiklerimizi anlattık. Başarı ipuçlarını paylaştık. Bizzat sistemin içinde başarısız olan arkadaşlarımız üzerine konuştuk. Vakaları açıkladık.
Hızlı ve pratik önerileri videolar haline getirdik. Basit, kolay okunan ancak hayat değiştiren kitap önerileri paylaştık. Enerjilerini artıran bedensel, zihinsel ve ruhsal ipuçlarını derleyip onlara ulaştırdık. İşlerini doğru yönetebilmeleri için kılavuzlar hazırladık. 100 Adım, Hemen Uygulanabilir 50 Aksiyon, Günlük Checklist gibi yönergelerle, aksiyonlarını kolaylaştırmaya çalıştık.
Dünyanın gelmiş geçmiş, en geniş kapsamlı bireysel girişimcilik araştırmasını da yapmış olduk böylece. Bugün bu deneyimlerin kısa bir özetini yapma zamanı geldi…
%1’in başarması tesadüf değil
Dünya nüfusunun %1’i, kalan %99’un toplamından daha varlıklı. %1, hayal edebileceğin her şeye sahip: Para, lüks yaşam, güç, itibar, şöhret…
Bazıları buna gelir adaletsizliği diyor. Doğru değil. Çünkü %1’i oluşturan kişilerin %85’i sıfırdan gelme. Yani servetini çalışarak elde etmiş kişiler. "Bu dünya adil değil" demek… Kendini kandırmak ve rahatlatmaktan ibaret.
Meslek yaşamımın 19 yılı, zaten o tepede olan kişilerle, %1 ile çalışarak geçti. Neden orada olduklarını, hangi bedeli ödediklerini ve ödemeye devam ettiklerini gözlerimle gördüm. İtiraf edeyim %99’dan habersizdim.
Türkiye’nin ilk mikro-girişimcilik platformu olan GOODFORYOU, beni toplumun kalanı ile tanıştırdı. Çok farklı sosyo-ekonomik ve kültürel geçmişe sahip girişimci adayları ile bir arada oldum. Şimdi durumu daha net görebiliyorum…
Dünyada her yıl, 50 milyon yeni girişim kuruluyor.
Bunların %90’i ilk yılı göremeden batıyor.
Kalan 5 milyonun %90’ı, kapanmıyor. Ancak zarar ediyor.
Birinci yıl itibarıyla para kazanan işletme oranı, sadece %1.
Yani yeni bir işe gireceksen %90 batacak, %99 ihtimalle zarar edeceksin.
Bu oran tesadüf değil. Hatta aslında %1 çok daha düşük.
Çünkü bir de girişimci olmak isteyip, yola hiç çıkmayanlar var.
Onları da eklersek başarı oranı iyi ihtimalle bindir, muhtemelen on binde bir.
Başarılı %1’i %10’a çekmek mümkün, ancak kolay değil.
Aynı ekosistemin içinde, ortak hedefler için çalışan, başarı kılavuzları ile donatılan kişiler bile, onlara öğretilenleri yapmama eğiliminde.
Yazının başı gibi: Bildiğini yapmayan tek memeli insanoğlu.
Bedel ödemekte zorlananlar, ilk tökezlemede vazgeçenler, sevmediği işleri yapmaktan kaçınanlar, oku demene rağmen okumayanlar, elindeki hazır videoları izlemeyenler, motivasyon toplantılarına katılmayanlar ve yolu yürümeyi yarım bırakanlar... Bu kişiler her yerdeler. Ve olmaya devam edecekler.
Girişimci olmak zor değil. Ne para gerek, ne çok iyi bir fikir ne de ekip. Kendine inanıp yola çıkman yeterli. Ancak mesele, her koşulda yürümeye devam etmek…
İşte girişim dünyası içerisinde farkı yaratanlar, bu insanlar. Nam-ı diğer, yürüyen insanlar.
Aklında girişimcilik var ise…
Yola çıkmadan kendine birkaç soru sormalı, cevaplarında dürüst olmalısın dostum.
Başlamaya hazır mısın?
Bedel ödemeye istekli misin?
Hayatında bilip yapmadığın neler var?
Neden yapmıyorsun, seni tutan ne?
Öğrendiklerini gerçekten uygulayabilecek misin? Gerçekten?
Bitirirken sana iyi bir haberim var. Herkes girişimci olabilir. Bir de kötü haber… Herkes girişimci olamaz.
Sen hangi herkessin?
Bizi net anlatım
Mükemmel bir yazı ve tespit